Efesliler
LOADING

Arsinoe, Artemis Kutsal Alanı’ndaki odasında ve derin uykunun kollarındaydı. Düşünde birilerinden kaçıyordu. Duvarların, mermer sütunların arkasına saklanıp, endişeli gözlerle etrafına bakınıyor, ama kimseyi göremiyordu. Arsinoe gerçek hayatta da kaçmaya alışkın olsa da birkaç yıldır Efes’te, Tanrıça Artemis’in kutsal alanında, tehlikelerden uzaktı. Ancak kendini bir türlü güvende hissedemediğinden, hemen hemen her rüyasında birileri tarafından kovalanıyordu.

Ancak bu düş diğerlerinden farklıydı. Çok gerçekçiydi çünkü. Nefes nefese etrafına bakarken, karşısında Efesli Tanrıça Artemis’in heykelini gördü. Yıllardır onu ablasından yani Mısır Kraliçesi VII. Kleopatra’dan koruyan Artemis, tüm görkemiyle gözlerinin önündeydi. Arsinoe, çok güvendiği tanrıçaya doğru koşmaya başladı. Tanrıçanın tüm gücü ve enerjisiyle o sırada heykelinin içinde bulunduğuna ve onu yine koruyacağına emindi. Tam Artemis heykeline varacağı sırada ayaklarının altında bir çukur açıldı ve Arsinoe, Artemis’e sığınamadan karanlığa yuvarlandı.

**

Arsinoe çığlık atarak uyandığında ter içindeydi. Derin derin nefes alıp rüyanın etkisinden kurtulmaya çalıştı. Günlük giysisini giyip, deri sandaletlerini ayaklarına geçirdikten sonra odasından çıkıp Artemis Kutsal Alanı’na gitti. Hemen arkasında Efes Artemis’inin o harika tapınağı uzanıyordu ve doğmakta olan Güneş’in ışıkları mabedin sütunlarını sarıya boyuyordu.

O da ne? Tapınaktaki hadım Artemis rahiplerinden biri uyanmıştı bile. Tapınağın girişindeki iki sütunun arasında Arsinoe’ye gülümseyerek yürüyordu. Arsinoe de ona gülümsedi, ama bu rahibi daha önce tapınakta görmemişti. Yoksa görmüştü de hatırlayamıyor muydu? Yanına gelen rahibe “Merhaba,” dedi. Ancak rahipten Arsinoe’ye cevap yerine bir hançer darbesi geldi. Büyük İskender tarafından fethedilen Mısır’da onun ölümünden sonra yönetimi devralan Ptolemaios sülalesinden gelen Prenses Arsinoe, Artemis rahibi kılığına girip tapınağa sızmış bir katilin göğsüne soktuğu hançerle yere yığılıp kendi kanına bulanırken, onu hançerleyen adam, “Marcus Antonius” deyip hızla uzaklaştı.

Arsinoe, ölüm emrini kimin verdiğini öğrenmiş ve şaşırmamıştı. Tek başına hayattan uzaklaşırken, o güne kadar yaşadıkları hızla gözünün önünden geçti. Babası XII. Ptolemaios’tan sonra Mısır’a o hükmetmek istemişti, ama ablası Kleopatra buna izin vermeye niyetli değildi. Kleopatra, sevgilisi Jül Sezar’ın yardımıyla kız kardeşiyle destekçilerini yenmiş ve Arsinoe’yi tutsak olarak Roma’ya göndermişti. Ancak daha sonra Sezar, Arsinoe’nin Efes’teki Artemis Kutsal Alanı’na sığınmacı olarak gitmesine izin vermişti. Arsinoe, ablası Mısır Kraliçesi VII. Kleopatra’nın onu er geç öldüreceğini içten içe biliyor ve rüyalarında bile rahat edemiyordu. İşte sonunda korktuğu başına gelmiş ve Kleopatra yeni sevgilisi Romalı Marcus Antonius’u Arsinoe’yi öldürtmeye ikna etmişti. Arsinoe, son nefesini verirken doğup büyüdüğü Mısır’ı ve Efes’in kadim tanrıçası Artemis’i düşündü. Gözleri kapanırken serin bir rüzgâr esti ve Arsinoe henüz 20’sinde bile değilken o rüzgârın peşine takılıp bilinmezliğe gitti.

Not: Makedonya Kralı Büyük İskender’in fethettiği topraklar ölümünden sonra komutanları arasında paylaşıldı ve Mısır, Ptolemaios’a düştü. Ptolemaios Hanedanı’ndan Kraliçe VII. Kleopatra’nın Mısır tahtında hak iddia eden kız kardeşi IV. Arsinoe, ablasına karşı verdiği iktidar mücadelesinde yenik düştü. Efes’teki Artemis Tapınağı’na sığınmacı olarak kabul edilen ve yedi yıl burada yaşayan Arsinoe, M.Ö. 41 yılında öldürüldü. Arsinoe’nin, Kleopatra’nın sevgilisi Marcus Antonius tarafından öldürüldüğü ya da öldürtüldüğü sanılmaktadır.

Efes Vakfı için Yazar Arkeolog Özlem Ertan tarafından kaleme alındı.